• 26 aralık 2013 türkiye sivil darbesi ile ülkemizin tescillenmiş devlet şekli.
  • emareleri uzuz zamandır vardı ama 27 mart ahmet davutoğlu ses kaydı sonrasında kesinleşmiştir ki, türkiye cumhuriyeti de böyle bir devlettir. mali,idari,askeri ve hukuki olarak tüm aygıtları erdoğan ve çevresinin güdümündedir.
  • (bkz: yeni türkiye)
  • 4 mayıs 2016 türkiye darbesi ile ülkemizin tescillenmiş devlet şekli.

    (bkz: reis)
  • erdoğan gül ve yıldırımdan o kadar çok duydumki bu cümleyi sanki ,biz devleti kabile devletine mi çevirdik korkusu taşıyorlar diye düşünüyorum .çünkü bir nitelik kesinse onun aksiyle teyit edilmez.mesela putin veya merkel çıkıp bu cümleyi asla kullanmaz .kullananlar kendi devletlerini küçültüyorlar
  • yönetimi orman kanunları ile sağlanan devlet(ler)e denir. yasama yürütme yargı anlayışlarının içi boşaltılmış, bazı şahısların keyfi düşüncelerinin kanunlaştığı devlet yapılarıdır.

    eğer türkiye cumhuriyeti devleti laik demokratik cumhuriyet rejimi ile yönetilmeseydi, türkiye cumhuriyeti adalet bakanı süleyman soylu’nun sözleri olan uyuşturucu satıcılarının ayaklarını kırın cümlesi türkiyeyi de kabile devletleri arasında sokabilirdi. iyiki ileri demokrasi ile yönetilmekteyiz. büyük karışıklık olurdu yoksam.

    (bkz: lan yoksa)
  • bu ülke bir kabileymiş hakikaten zira bir kabile reisi var. sonra mesela büyücüsü var fes takıyor falan. avcıları var kabilenin hacı sabancı gibi ve toplayıcıları var mehmet cengiz gibi. bize de götümüzde ince bir iple, dal taşak ortada dolaşmak düşüyor.
  • hayır işin acınası tarafı, hangi ülke kabile devleti ki günümüz dünyasında? kabile devleti mi kaldı? zimbabwe de değil haiti de değil bhutan da değil. o zaman neden bu sınıfa girmemekle övünüyouz? artı puanı nedir kabile devleti olmamanın?
  • ezici çoğunluk olarak islam ülkeleri liderlerinin arzuladığı, düşlediği ve görmek istediği yönetim şeklidir.

    afrika, ortadoğu, asya ve uzakdoğu coğrafyasında kurulmuş, yönetim şekli olarak benimsenmiş veya sözde demokratik cumhuriyetler olarak adlandırılsa da anti demokratik şekilde keyfi idare edilen islam ülkelerindeki liderlere baktığımızda bu isteğin sebeplerini rahatlıkla görebiliyoruz. kısaca sıralarsak;

    1- kabile "reisinin" iki dudağının arasından çıkan her sözcük devletin temel organları (yasama- yürütme-yargı) tarafından 'ferman' talakki edilip uygulandığı görülür.
    2- kabile "reisi" kendisine muhalif gazeteci, akademisyen, siyasetçi veya sıradan bir vatandaşı sadece kendisini eleştirdiği için, kendi açısından doğru görmediği bir fikri benimsediği için veya "reisin" icraatlarının şakşakçılığını yapmadığı için ömür boyu hapis cezası ile hüküm giydirilebilir (eğer yasalar imkan veriyor ise infaz edilebilir).
    3- kabile "reisi" yıllarca birlikte yürüdüğü, iş yaptığı, iktidarı paylaştığı, devletin bütün kurumlarına yuvalanmasını sağladığı teröristler ile çıkar çatışması içerisine girince "kandırıldık" diyerek işten yırttığı görülür. gün gelip bu iktidar ortakları teröristler darbe yapmaya kalkıştığında, emir komuta zinciri içerisinde yer alan kamu görevlilerini ömür boyu hapis ile cezalandırılmasını sağlarken, kendisinin ve çevresindeki siyasi ortaklarının sadece "kandırılmış" olmaları hiçbir cezai yaptırım ile karşılaşmamalarını sağlamaktadır.
    4-kabile "reisi" ikdirarı ele geçirmeden önce yaptığı konuşmalarda "şimdi tabi bizde bir adet var yani ülkede başımıza birşey geldiği zaman dış güçler deriz, yabancılar deriz. bazen onlara isimler de buluruz. bunlar sebebiyle biz ayağa kalakamıyoruz, kalkınamıyoruz, birliğimiz beraberliğimiz bozuluyor filan deriz. ancak ben buna katılamıyorum. niye katılamıyorum? eğer sizin bünyeniz güçlüyse, sağlamsa bünyede olan virüs hiçbir zaman size zarar veremez" diyor. iktidar olduktan sonra her fırsatta, siyasi veya ekonomik her olumsuzlukta "dış mihraklar ülkenin kalkınmasını, şahlanmasını kıskanıyor o yüzden bize kumpaslar kuruluyor " diyebiliyor.

    bu ülkelerin "reislerinin" kabile devleti sevdasının sebeplerini kitaplar dolusu sıralayabiliriz. onların açısından bakınca haksız da sayılmazlar. kim istemez ki böyle tanrısal bir gücü?
  • bilgisiz, iş bilmeyen, yedirici bir yönetimin sonucunda devleti zora sokup, faturasını halktan çıkaran devlettir. halktan vergi toplayıp ucuza sebze meyve satıp savaştığını iddia edebilir. kabile halkı da bunu afiyetle yiyebilir.

    kabile başı, ''ben neden bunu yapmak zorunda kaldım?'' diye sormaz. sadece bunu nasıl atlatabilirim diye düşünür.
hesabın var mı? giriş yap