hesabın var mı? giriş yap

  • aynen şu diyalog yaşandı demin:

    rıdvan: fenerbahçenin kendi sahasında 9 galibiyet 2 beraberliği var. arkadaşlar keşke puanıda yazsalarmış.
    güntekin: 29 puan toplamış hocam.
    rıdvan: nasıl, nerde yazıyor ?
    güntekin: 3x9=27+2=29 puan hocam.

  • arkadaşlar ödül yönetmeliğimize göre olimpiyatlarda 1500 metrede birinci olan aslı çakır alptekin'in 2000, ikinci olan gamze bulut'un 1500 cumhuriyet altını alacağını duyduğumdan beri gözüme uyku girmiyor. 1 miyon 300 bin lira civarı bir paraya denk gelen 2000 cumhuriyet altını aklımdan çıkmıyor. 1500 metre, 4 dakika koşuyorsun hop 2000 altın cepte. tamam o kadar mal değiliz, bunun önü arkası var biliyoruz. işte bunun için sizlerden bana yardımcı olmanızı ve madalya kazanmalık kolay olimpiyat sporu önermenizi rica ediyorum.

    daha önce hiç spor yapmadım, bir hayli geç kalmış sayılırım, onun için bana yıllarımı vermemi gerektirecek sporlar söylemeyin. şöyle 2016 rio olimpiyatlarına kadar öğrenip madalyayı kucaklayacağım bir spor söyleyin. rakibim de olmasın pek. yani 100 metrede yarış demeyin mesela, usain var orada ayıp olur.

    yani özetlersek, 2016'ya kadar öğrenebileceğim, kolay, rakiplerimin güçlü olmadığı, madalya kazanmalık, 120 kiloya uygun bir spor istiyorum sizden. alternatif sadece güreşmiş gibi görünüyorsa da zor o, bana daha kolay bir spor lazım ki tatlı paranın keyfine varacağım.

    not: 2016'da madalya aldıktan sonra sporu bırakacağım için, bıraktıktan sonra sarkmaya falan sebep olmayan bir şey söyleyin.

  • hayatın gerçeklerini tokat gibi yüzünüze çarpar. ben dün geceki maçta üç kere sigarayı bıraktım, iki kere hastanelik oldum, iki kere maç yapmaya tövbe ettim, kalede durduğum 6 dakika da 6 gol yedim... şimdi ise bir dağ evine yerleşip odunculuk yapıyorum.

  • bir haftadır diyetisyen kontrolünde diyetteyim ve bir haftadir açım her akşam 60 dakika yürüyorum yarın kontrole gidecegim ve eger bi degisiklik olmamişsa diyetisyeni vuracağım.

    edit: 2 kilo vermişim diyetisyeni vuramadım öptüm arkadaşlar

  • real madrid başantrenörü pablo laso, maça ilişkin "f.bahçe gibi büyük bir takıma karşı kazanmak için sadece yüreğini ortaya koymak yetmez" dedi. evet bunu real madrid başantrenörü dedi. öyle işte...

  • zico zamanında türk ligi yavaş. avrupada takımlar çok hızlı oynuyor. onları yenmenin tek yolu oyunu yavaşlatmak.
    biz yavaş oyunda ne yapacağımızı biliyoruz ama onlar bilmiyor demişti.
    sonuçta adam fenerbahçeyi ucl'de çeyrek finale taşıdı.

    harbi o adamı neden gönderdiniz.

  • geçen hafta iş meselesi sebebiyle gittiğim ülke. tam toplantıdayken, masadaki tüm almanların tırnaklarına baktım ve eciş bücüş, kemirilmiş gibiydi. daha sonra etrafımdaki almanlara da baktım, onlarınki de aynıydı. dayanamadım sordum. dedim tırnak makaslarınız, dünya standartlarından farklı mı?

    das hayır dedi masadaki iş ortağımız alman. peki dedim tırnaklarınız neden böyle kemirilmiş gibi? biz dedi dostum, her gece kıskançlıktan tırnaklarımızı kemirerek uyuruz. kimi kıskanıyorsunuz dedim.işte o an, tüm restoran ayağa kalkıp istiklal marşı okudu. o kadar gururlandım ki, ağladım be sözlük.

  • -400 yıl önce istanbul nasıl bir yerdi?

    -osmanlı devleti, on altıncı yüzyıl sonunda “duraklama dönemi” dediğimiz bir sürece girdi. kurumlardaki bozulmalar yolsuzluklara, toprak gelirlerinin azalmasına, askeri açıdan zayıflamaya sebep oldu.

    -bu dönemde devlet hala ihtişamıyla ayakta, ancak bazı ekonomik sorunlara da çare bulunamıyor. bütçede ki büyük açık on yedinci yüzyılda daha da belirginleşti. öyle ki giderler gelirlerin üç katına çıkmıştı.

    -avusturya ve iran ile yapılan savaşlar, celali ayaklanmaları, devleti çok yıpratmış ve ekonomiyi iyice bozmuştur. ı. ahmet zamanında avusturya ile yapılan savaşlara son verilince biraz rahatlama olmuş ve barış dönemine girilmiştir. ancak bu dönem kısa sürmüş, sultan ahmet’in ölümünü takip eden altı yıl içinde toplam dört padişah değişmiştir.

    -yine bu yüzyılda, ukraynalı kazaklar tarafından karadeniz kıyılarına saldırılar olmuştur. istanbul’un kuzeyine, boğaziçine kadar gelen kazaklar yağma yapmış hatta tarabya kasabası da ateşe verilmiş.

    -ekonomik sorunlarla ortaya çıkan celali isyanları da şehrin çevresinde güvensizlik yaratmıştır. istanbul’un belki de en sıkıntılı dönemleri on yedinci yüzyılda yaşanmıştır.

    -şehirleşme ve yönetim
    istanbul şehrini dört bölge olarak düşünebiliriz: suriçi, eyüp, galata ve üsküdar. her bölge ayrı bir kadı tarafından yönetilirdi ve osmanlı kadılıkları arasında en üst dereceydi.

    -suriçi, dersaadet de olarak adlandırılan alan tarihi yarımada dediğimiz yer. topkapı sarayı, ayasofya’yla birlikte istanbul’un nüfusunun büyük çoğunluğu burada yaşamaktaydı.

    -eyüp, suriçi’nin bitişinden istanbul’un batısında kalan çatalca’ya kadar olan bölgeyi kapsayan bölgeydi. eyüp, istanbul’un dini merkezi gibiydi. padişahlar cuma selamlığına eyüp sultan türbesi’ne giderlerdi.

    -galata ise bugün galata kulesi’nin de olduğu, haliç’ten karadeniz kıyılarına kadar olan bölgedir. burası ithalat ve ihracat işlemlerinin merkeziydi.

    -üsküdar ise istanbul’un anadolu yakasındaki durak noktasıydı. burası anadolu’dan istanbul’a gelen ürünlerin aktarma yapıldığı, aynı zamanda tarım yapılan bir yerdi.

    -bu bölge kadılıkları içerisinde mahalleler bulunuyordu. mahalleler birbirinden kesin çizgilerle ayrılmıştır. “osmanlı mahallesi” bir cami, mescit etrafında kurulmuştur. mahalle pek çok konuda bir bütün kabul edilmiş ve sorumluluk verilmiştir. müslüman mahallenin başında “imam” bulunurdu. saraydan gelen emirler, bölge kadısı tarafından imamlara söylenir. imam pek çok açıdan mahalleden sorumludur. sorunları kadıya bildirir, mahalleliyi yakından tanır ve gelen yabancıları tespit etmeye çalışır. o zamanlar bir mahalleye taşınabilmek için mahalleden birinin kefil olması gerekirdi.

    -mahalleler genelde homojen yapıdadır. aynı din ve etnik kökenden gelen insanlar bir aradadır. bazı mahallelerde birkaç millet yan yana yaşamaktaydı. ancak tam anlamıyla bir kaynaşma söz konusu değildi. milletler kendi toplulukları ile beraber yaşıyorlardı.

    -zenginlerin saray ve konakları atmeydanı, ayasofya yakınlarında, divanyolu caddesi üzerindeydi. halk mahalleri ise haliç boyunca, edirnekapı-beyazıt hattının kuzeyinde, aksaray-yenikapı tarafında bulunuyordu.

    -istanbul’u çepeçevre saran surlar şehrin semtlerine de isim vermiştir. evliya çelebi’ye göre şehrin yirmi altı kapısı bulunur. bu kapılar şehir surlarının geçiş noktalarıdır. topkapı, edirnekapı, yenikapı, eğrikapı gibi isimler bugün hala aynı semtlerde kullanılmaktadır. (diğer kapılar: ahır kapı, aya kapı, cibâli kapısı, ayazma kapısı, balat kapısı, fener kapısı, balıkpazarı kapısı, çatladı kapı, davutpaşa kapısı, edirnekapı, eğrikapı, eyyüb-i ensari kapısı, kumkapı, langa kapısı, narlıkapı, odunkapı, petro kapısı, samatya kapısı silivrikapı, şehid kapısı, topkapı, unkapanı, yedikule, yeni cami kapısı, yenikapı, zindan kapı)

    -bir seyyahın dediğine göre istanbul sokaklarının hiçbirinin adı olmadığından, gidilecek yeri bulmak için semtin adını ya da çevredeki herhangi bir caminin adını vermek yeterliymiş.

    -ticaret
    istanbul’da ticaretin yoğunlaştığı yerler eminönü ve kapalıçarşı’ydı. han ve kervansaraylar da bu bölgelerde yoğunlaşmıştı.

    -istanbul’un zengin bir ticaret hayatı vardı. pek çok meslekten esnaf loncalar halinde örgütlenmişti. esnaf alaylarında her meslek loncasıyla beraber yürüyüşe katılır, kendi sanatını gösterirdi.

    -milletlerde farklı mesleklerde uzmanlaşmıştı ya da onların elindeydi diyebiliriz. deniz işleri özellikle balıkçılık, meyhanecilik gibi meslekler rumlar tarafından yapılırdı. ege ve akdeniz ticaretinin çoğunluğu rumlardaydı. yahudiler hekimlik, sarraflık ve ticaretle ilgilenmişler. özellikle uluslararası ticarette avrupalılarla aracılık yapmışlar. ermeniler bakkal, pastırmacı gibi işler yanında ipek ticaretiyle de ilgilenmişler.

    -nüfus
    çeşitli tahminlere göre şehrin nüfusu 800 bin ile 1 milyon arasındadır. o dönem ki pek çok avrupa başkentinden daha kalabalıktır istanbul. hatta bu nüfus artışını durdurmak için çeşitli tedbirler alınmıştır ancak yine de göç engellenememiştir.

    -toplam yüzde kırk civarında gayri müslim nüfus olduğu tahmin ediliyor. bu nüfus içerisinde büyük çoğunluğu rumlardı.

    -sosyal hayat
    sarayın sünnet ve düğünleri bütün şehirde büyük coşkuyla kutlanırdı. günlerce süren eğlenceler, hacivat-karagöz oyunları, esnaf geçitleri yapılırdı.

    -on yedinci yüzyılın istanbul’unda müslümanlar için hayat, sabah namazı ezanıyla başlardı. günün temposu namaz vakitlerine göre belirlenirdi. güneş ışıklarıyla başlayan gün, güneşin batışıyla sona ererdi. ramazan ayı dışında (teravih namazı için) akşam dışarı çıkılması yasaktı.

    -içecek olarak genellikle kahve, boza ve şerbet içilirdi. bir gezgin türklerin yemekte genelde su içtiklerini yazmış.

    -on yedinci yüzyıl istanbul’da kahvehaneler yaygınlaşmıştır. insanlar bozahane, meyhane (müslümanlara yasaktı) yerine kahvehanelere gitmişler. tütünün de istanbul hayatına girmesiyle birlikte, kahvehaneler hedef tahtasına koyulmuştur. sultan ıv. murad (1623-1640) döneminde idam cezalı tütün ve alkol yasakları verilmiş, kahvehaneler kapatılmıştır.
    -cezası ölüm olduğu halde yine de yasağa uymayanlar olmuştur.
    insanlar vakit geçirmek, sosyalleşmek, eğlenmek için kahvehanelere gidiyorlardı.

    -meddahlar ve kıssahanlar, kahvehanelerde iskendername'den, battal gazi'den hikayeler anlatırlardı. meddahlar, aynı zamanda taklit de yaparlardı. bir de saz eşliğinde şiir okuyan âşıklar vardı. ama en sevilen gösteri hacivat-karagöz oyunu olmuştur.

    -şehir halkının en sevdiği eğlence kıra gitmekti. kağıthane, göksu deresi yakınları istanbullular için mesire yeriydi. maddi durumu iyi olanlar boğaziçi’nde ya da adalarda yazlık sahibiydiler.

    -ulaşım şehir içinde atlarla, atlı arabalarla ve boğaziçi'nde kayıklarla yapılırdı.

    -ayasofya cami
    evliya çelebi, istanbul’daki camileri anlatırken hep ayasofya ile kıyaslar. ayasofya’yı anlatırken “… hâlâ insafla bakan hayretler içinde kalıp bütün şekilleri canlı sanırlar” diyerek kubbedeki melek ve insan resimlerini anlatmış. sütunların köşelerinde melek resimlerinin dört büyük meleği tasvir ettiğini yazmış.

    -ayasofya on yedinci yüzyılda dört minarelidir. birinci minareyi fatih, ikinci minareyi ıı. selim yaptırmış. üçüncü ve dördüncü minareler ııı. murad tarafından yaptırılmıştır.

    -istanbul yangınları
    insan eliyle istanbul’un başına gelen en büyük felaket yangınlardır. on yedinci yüzyılda yaşanan üç büyük yangından söz edebiliriz. 1633’te 20bin ev yanmış, 1660’ta çıkan yangında 4000 kişi ölmüş. 1693 yangınında ise onlarca cami, 2000den fazla ev ve dükkan harap olmuş.

    -evlerin ahşap olması küçük bir alevin mahalleye yayılmasına sebep olmuştur. hatta bir yangının kahvehanede nargile içenlerin ateşinden çıktığı söylentisi sonucu kahvehaneler de kapatılmış.

    tarih ve genel kültür içerikli videolar hazırlıyorum. youtube kanalıma bakmak isterseniz buradan ulaşabilirsiniz.

    kaynakça
    • habibe kazancıoğlu, eremya çelebi kömürciyan’ın gözüyle istanbul kapıları
    • nihal kurt budak, evliyâ çelebi ve eremya çelebi’ye göre xvıı. yüzyıl istanbul hayatı
    • metin and, 16. yüzyılda istanbul
    • hatice gökçen özkaya, istanbul’da on yedinci yüzyıl evlerinde yaşama mekânları
    • suraiya faroqhi, osmanlı'da kentler ve kentliler

  • ne bos insanlar var. insan gercekten hayret ediyor. 80 yasina gelmis adamin ugrastigi seye bak.
    liseli muhabbeti

  • arkadaşlar kanalıma hoş geldiniz. bugün istanbul depreminin ne zaman gerçekleşeceğini geçmişteki deprem verilerine göre tahmin etmeye çalışacağız.

    kuzey anadolu fayının marmara denizi altında kalan segmentindeki 0-2000 yılları arasındaki hareketlilik
    figure 1

    adalar segmentindeki depremler (görselde prince's islands olarak geçiyor):

    10 eylül 1509 ~7,4
    22 mayıs 1766 ~7.2

    iki deprem arasında 256 yıl 7 ay 13 gün var.

    22 mayıs 1766
    14 şubat 2023

    arasında 256 yıl 8 ay 23 gün var.

    uzmanların depremin eli kulağında diye bağırmalarının sebebi bu.

    uzmanlara göre adalar segmentindeki deprem frekansı 270 yılda 1. bkz kaynak [1]

    depremin yıllara göre gerçekleşme ihtimalini poisson dağılımı kullanarak hesaplayacağız. baktım jeologlar da böyle yapıyor[1]. ünlü fransız matematikçi simeon poisson'un geliştirdiği bir dağılım. ayrıca fransızca balık demek. entry'nin kalanında pvasson diye okursanız sevinirim.

    poisson dağılımıyla ilgili anahtar noktalar:

    1) olay sabit aralıklarla gerçekleşmeli
    2) olaylar birbirini etkilememeli

    iki madde de bizim için sıkıntılı.

    1) depremin gerçekleşme frekansı sabit değil. yaklaşık olarak bir hesap yapıyoruz.
    2) olaylar birbirini etkiliyor. fay kırıldıktan bir yıl sonra aynı büyüklükte bir depremin tekrar gerçekleşmesini tabii ki beklemiyoruz.

    poisson dağılımı formülü
    figure 2

    lambda: depremin gerçekleşme frekansı 1/270
    x: deprem sayısı. bunu 0 alacağız. hiç deprem gerçekleşmeme ihtimalini hesaplayıp 1'den çıkaracağız.
    e: e*

    sonuçlar:

    1766'dan 2150'ye kadar depremin gerçekleşme ihtimali
    figure 3

    yakından bakalım 2020-2040 arası
    figure 4

    1766'dan 2025'e kadar deprem olma ihtimalini %62 olarak hesapladık. 2050'ye kadar oran %70'e çıkıyor.

    not: bu yazı bilimsel bir değer taşımamaktadır. bir yazarın uykusu kaçtığı için yazdığı bir yazıdan ibarettir.

    kaynaklar:

    [1] recalculated probability of m>7 earthquakes beneath the sea of marmara, turkey

    https://agupubs.onlinelibrary.wiley.com/…03jb002667

    [2] https://www.youtube.com/watch?v=dqw4w9wgxcq