hesabın var mı? giriş yap

  • yargılamadan önce down sedromu bir kromozom anomalisi olup, beslenme ve yaşam şekli ile alakası yoktur bunu bilelim.

    günümüzde yapılan tarama testleri hatalı sonuçlar verebilmekte ve sağlıklı olması beklenen bebek down sendromlu olarak doğabilmekte. ne yazik ki bir tanıdığım bunu yaşadı ve senelerce depresyondan çıkamadı. çoçuğu istemedi, hayattan tüm bağını kopardı, onu dünyaya geri döndürebilmek için ailesi senelerce çabaladı, çoçuk şuan 10 yaşında ve anne hala iyi değil.

    yani konu anne bebeğini öldürmüş. neee vay caniiiii!! değil. anne belli ki çıkamadığı depresyonda, bilinçsizce bunu yapmış. çok ama çok üzücü.

    lütfen bilmeden hissetmeden, anlamadan, empati kurmadan yazmayalım.

  • benim de benzer bir tatsizliga taniklik ettigim mekan.
    bu nekanin karsisindaki adini hatirlamadigim yerde oturuyorduk biraksam. birden bir kizin sesleri yukseldi. anladigimiz kadariyla olay şu:
    masa hesabi ödüyor ve odedikten sonra da masadan bir kiz tuvalete gidiyor. arkadaslari da kizi bekliyorlar masada. sonra garson geliyor ve kalkin diyor. sonra geriliyor iste herkes. kavga oldukca uzun surmustu cunku kimse masayi yatistirmaya calismiyordu. kiz da 400 lira hesap odedigini ve boyle hizmet olmayacagini soyleyerek bagiriyordu (burda 10 lira bile odesen hic fark etmiyor tabi) ve daha sonra mekan calisanlarinin umursamaz ve sinir bozucu tavri yuzunden kiz da artik kriz gecirip kufir etmeye baslamisti. polis cagiriyordu ama polis gelmiyordu.
    ozetle sanirim mekanin huyu bu. kimse gitmesin diyecegim de kizilkayalarda hala sıra var onca yasanandan sonra. olsun en azindan biz, zar zor kazandigimiz parayi haketmeyene vermeyelim.

  • hikayesi oldukça ürkütücü olan, gerçek hayattaki villian'lardan bir tanesi. ilk eşini evlendikleri gece "kendisi ile sadece 3 kere" seviştiği için boğmaya çalışıyor. bildiğim kadarıyla ilişki bir şekilde devam ediyor ve adam dayanamayarak katherine knight ile olan evliliğini sonlandırıyor.

    katherine knight daha sonra doğan çocuğunu tren raylarına bırakıyor. amaç bebekten kurtulmak ve pek tabii bundan bir yandan da vahşice zevk almak. nitekim o çevrede yaşayan zavallı bir evsiz bebeği fark edip kurtarıyor.

    villian queen'imiz daha sonra bir kasabada ortaya çıkıyor, elindeki balta ile önüne kim gelirse saldırıyor. daha sonra araç sahibi bir kadını esir alıyor, bıçakla yüzünü parçalıyor ve zorla bir servis merkezine götürmesi için zorluyor (sanırım ailesinden ya da ilişki yaşadığı kişilerden birini peşinde). kurbanı o halde iken, knight'ın isteğini yerine getiriyor.

    iş bundan sonra daha da çirkinleşiyor. gittiği mekanda küçük bir çocuğu rehin olarak alan hasta ruhlu teyzemiz mesleğinde zirveye oynuyor. polis gelip çocuğu kurtarıyor, kadın hakkında bilgi sahibi oldukları için de kendilerini tutamıyor, çevrede buldukları fırçaların sopalarıyla evire çevire dövüyorlar.

    katherine knight daha sonra ciddi bir ceza alıyor. hapishane günleri bitince üç çocuklu bir adamla, john price ile tanışıyor. price (artık nasıl bir özgüvene sahipse) kadını yola getireceğini, ona doğru yolu gösterip, hale yola sokacağını düşünüyor. işler istediği gibi gitmiyor, ayrılıyor, hatta knight için uzaklaştırma emri çıkarttırıyor. kendisine x metre kadar yaklaşması yasak olan katilimiz pek tabii intikamını almadan rahat etmiyor.

    bir şekilde tekrar barışan çift eski kavgalarının şiddetini der artırıyor. çocukları komşulara yolladıktan sonra sevişiyorlar, bay price uykuya dalıyor. vucuduna saplanan bıçakla uyanan sevgi pıtırcığı price, şok ile kaçmaya çalışıyor, hatta adli tıp raporlarına göre evin verandasına ulaşsa da yere kapaklanıyor, gecenin karanlığında knight tarafından eve geri sokuluyor.

    eski sevgili price daha önceden, kadından korktuğu için tüm iç arkadaşlarını eğer 1 gün bile ortaya çıkmazsa mutlaka kendisini aramalarını, hatta direkt olarak polise gitmelerini söylüyor. (keza adamın komşuları, sabah saatlerinde otomobilin halen evin önünde olmasından ötürü şüpheleniyorlar). adam işe gelmiyor, arkadaşları polis ile iletişim kuruyor ve yetkililer eve gittiklerinde şok oluyor.

    katilin, eski sevgilisi, üç çocuk babası price'ı öldürdüğü, kusursuza yakın şekilde derisini yüzüp et kancasına astığı, kendisinden de yemeklik malzeme hazırladığı ortaya çıkıyor. hatta adamın kalçasını kesip, yemeklik hale getiren kadın, eve gelecek olan çocuklar için tabaklar hazırlıyor. tabaklara notlar iliştiriyor. yüksek dozda ilaç alarak intihar ediyor.

    polis komadaki kadını kurtarıp hastaneye yetiştiriyor. mahkeme olayın ulaştığı dudak uçuklatan boyutunu da düşünerek ömür boyu hapis cezası veriyor. üstelik her ne olursa olsun, kadının hiçbir şekilde, hiçbir şart ile salınmaması kararı ile.

    bu lezzetli hikayeden çıkartmamız gereken ders ise,

    1) evet, gerçekten bir korku filminin içinde yaşıyoruz.
    2) ilişki kuracağınız, gönlünüzü kaptıracağınız kişiye, özellikle de aile geçmişine dikkat edin....ızı kesebilir.

    kendisi şu şirin teyzemiz olmakta: ve şu an 60'lı yaşlarda.

    edit: bu satırlar aslında kadının yaşadıkları ve yaşattıklarının oldukça kısa bir özeti. detaylar çok daha korkutucu, hatta mide bulandırıcı. ayrıca teyzemiz oldukça kötü bir çocukluk geçirmiş. babası kendisine değil ancak annesine her gün, günde 10 defaya varana dek tecavüz ediyormuş. ruh sağlığı iyice bozuk olan anne, henüz 10 yaşında bile olmayan katherine knight'a, kendi cinsel hayatı ve tecavüz seanslarını en ufak detayına kadar anlatıp, erkeklerden nefret ettiğini tekrarlıyormuş. okulda olumlu bir portre çizen katherine, derslerinde de örnek bir öğrenci olarak tanınırken, çok sevdiği ve bir bakıma baba olarak gördüğü amcası intihar edince büyük bir depresyona girmiş ve geri dönüşü de olmamış.

  • seçmen listeleri aylarca çarşaf çarşaf askıda kalmışken kılını kıpırdatmamış olan polisin yaptığı operasyon.

    keşke hazır başlamışken ayni dairede seçmen olan 45 kişiyi de bir araştırıverseniz.

  • sözde küçük esnafı kurtarmak için getirilmesi planlanan bir kararmış. haber

    yanına elektroniği ve daha başka şeyleri de koymuşlar ki tam olsun.

    her hafta, bim ve a101 aktüel ürün kataloğunu bekleyen(kovalayan) milyonlara bakalım nasıl açıklayacaksınız bunları.

    bizi tekrar esnafın kucağına atmak istiyorsanız avucunuzu yalarsınız. artık ekmek bile almayı keserim. bu şekilde mi kurtaracaksınız küçük esnafı? bu mudur çözüm? halkı zor duruma ve zarara sokarak mı kurtaracaksınız? poşet yüzünden ankara istanbul’u kaybettik diyordunuz, bunun yüzünden de iktidarı kaybedersiniz uyandırim.

    nası bi devre denk geldik ya hedef ben miyim tayfun diye haykırasım geliyor. iktidar yalvarıyor ki istanbul ve ankara yetmez ülkeyi de vereceğim. muhalefet ise teşekkür ederek geri çeviriyor teklifi. noluyo yav?

    edit: bakın ister sigara için ister içmeyin. elektroniğe ister ihtiyacınız olsun ister olmasın. şimdi buna karşı sesimizi yükseltmezsek yarın çok pişman olacağız. yasaktapar kitleye bişi demiyorum. diğer insanlara sesleniyorum. bu yasaklar korkunç boyutlara gelecek yakında, o zaman çok pişman olacaksınız.

  • gazeteci yazar fatih altaylı'nın ortaya koyduğu hakikattir..

    knorr, türkiye'de farklı ve avrupa'da farklı ürünler satıyormuş.

    içinde tavuk bile olmayan tavuksuyu çorbaları gibi.

    --- spoiler ---

    knorr’un aynı ürünü avrupa’da farklı, türkiye’de farklı içerikle sattığını, avrupalıların sağlığını korumakla kalmayıp, onlara daha kaliteli bir ürün sunarken türk tüketicisine içinde tavuk olmayan tavuk suyu bulyonu itelediğini yazdım.

    epey bir mesele oldu.

    her yerden ses geldi.

    iki yerden çıt çıkmadı.

    biri türk halkını kandıran knorr.

    diğeri türk halkının kazıklanmasına ve belki de zehirlenmesine seyirci kalan tarım ve orman bakanlığı’ndan.

    her ikisini de vurdumduymazlıklarından ötürü kutluyorum.

    belli ki aralarında iyi bir konsensüs var.

    belli ki söyleyecek, verilecek yanıt yok.

    belli ki sükut ikrardan geliyor.

    ve belli ki, aynı kaba pislemişler.

    bizim yediğimiz kaba.

    ama en azından biz görevimizi yaptık.

    knorr konusunda halkımızı uyardık.

    bundan sonra hala knorr kullanan var ise bile bile zehirleniyor, bile bile kazıklanıyor demektir.

    ona da benim karışacak halim yok.

    --- spoiler ---

    kaynak burada

  • “anında istanbul'u kilitleriz” diyor bu en açık tabiri ile kamu güvenliğini tehdit etmektir, türk halkını tehdit etmektir. ambulansı, itfaiyeyi, polisi, askeri hiçbirini yolda kıpırdatmayız, yolu kapatırız, bırakız aracı gideriz demek istiyor, açık açık darbe tehditidir bu, devlet otoritesini ortadan kaldırırız demektir.

    artık emin olduğum bir şey var, türkiye cumhuriyeti'nin gücü bu taksicilere yetmiyor. adamlar kanun tanımıyor, kural tanımıyor, polis tanımıyor, belediye tanımıyor, hükümet tanımıyor. videoda tehdit var, mala zarar verme var, hürriyetten yoksun bırakma var ama kalkıp kimse siz ne yapıyorsunuz diyemiyor.

    bunlar çete falan değil, terör örgütüdür.

  • intihal olayının nasıl yapıldığı ve kriterleri bellidir. 40tan fazla kritere göre incelenip elif şafak'ın yaptığı işin başka bir romandan esinlenme değil, çalma çırpma işi olduğu hukuk önünde tescillenmiştir.

    yok ticari itibar, yok edebiyat öyle bir şey değil, yok elif şafak'ı dışarıda görseniz çok seversiniz vs vs. bir de utanmadan oraya davanın içeriğinden bağımsız yazmışsınız. yemin ediyorum alayınızın yerine ben utandım. siz bir daha açıklama falan yapmayın, hatta bir şeyler yazmayın. intihal yapmış bir kadını desteklerken saçma sapan ifadelerle kendinizi küçük düşüyorsunuz.

  • sokak köpeklerinden kaçarken kamyonun altında kalan mahra melin pınar, kaldırıldığı hastanede 23 gün yaşam mücadelesi vermiş, maalesef kurtarılamamıştı.

    babası dün yaptığı açıklamada kızının davasının kedi eros kadar konuşulmadığından dem vurmuş.

    "kedi eros davası gündem oldu, 23 gün acı çeken kızım bu kadar konuşulmadı."

    ilgili video